Ergenlik, ergenlik, ergenlik…
Bazılarınızı duyar gibiyim şu an. “Biz ergenlik nedir bilmezdik”. Ancak şimdilerde bu böyle değil.
Çağımız iletişim çağı ve çocuklarımız birçok bilgiye kolayca ulaşabiliyorlar.
Peki Nedir bu ergenlik?
Birçok kuramcı ergenlik ile ilgili belirli analizlerde bulunmuş ve kuramlar oluşturmuş. Örnek olarak Piaget “Bilişsel Gelişim Dönemleri” adlı kuramını oluşturmuş ve 4 evreden bahsetmiş. Freud ise insan gelişimini “Psikoseksüel Gelişim Dönemleri” olarak ele almış ve 5 dönemden bahsetmiş. Erikson ise “Psikososyal Gelişim Dönemleri” olarak gelişimi 8 evreye ayırarak geliştirmiş.
Ergenlik kısaca, çocukluktan erişkinliğe geçiş dönemidir.Eski Türkçe ’de “buluğ çağına ermiş genç” diye tanımlanmış. Kızlarda 9-11 yaş; erkeklerde 13-15 yaş başlangıçlı ve bazen 30 yaşına kadar sürmekte olan bir dönem. Ancak beklenen bitiş yaşı 21-25 civarı yani ekonomik özgürlük oluşana kadar.
Ergenlikteki fiziksel değişimler malumumuz. Ancak burada değinmek istediğim bir konu Beden İmajıdır.
Ergenlikte fiziksel gelişim en çok değişikliğe uğrayan alan olduğundan ergenlerde bu değişime ayak uydurmaya çalışırlar. Kendi bedenlerini diğerlerinin bedenleriyle kıyaslarlar, kızlar ince olabilmek için uğraşırlar (yeme bozuklukları ortaya çıkabilir) erkekler kaslarıyla meşguldürler (body building, fitness…) aynanın karşısında saatlerce dururlar. Bir gün bakmışsınız saçını sağdan ayırmış bir gün soldan, bugün esmer olan yarın sarışın oluvermiş. Bir gün bakmışsınız rockçı olmuş sonra bir bakmışsınız takım elbise, etekler, topuklu ayakkabılar giyilmiş.
Kendi ergenliğimize şöyle bir geri dönüp bakalım. Bizde bunları yapar mıydık yoksa yapmaz mıydık?
Ayrıca burada değinilmesi gereken konulardan bir diğeri de SOSYALLEŞME. Belki de bizi en çok düşündüren bölüm bu alandır.
Biraz gitme, otur, nereye gidiyorsun, kim bu arkadaşların, bu ne hal böyle, dediğinizde cevaplar şu şekilde gelebiliyor.
“Biz sosyalleşmeyeceğiz mi?” “Bizimde arkadaşlarımız var herhalde!” “Benim hakkım değil mi dışarı çıkmak!” gibi ve benzeri birçok serzeniş, isyan cümleleri duyarsınız.
Ergenliğe kadar çocuğun en güvendiği, hayran ve bağımlı olduğu kişiler anne-baba ya da ona bakım verenlerdir. Ergenlik ile birlikte bu durum normalleşir, ancak artık ebeveynde kusurlar bulan bir çocuk oluverirler ve o hayranlık yok oluverir. Sıcak ve destekleyici tutumlarınız devam etse de o kendini yalnız hisseder. Kaygılarını veya sırlarını sizinle paylaşmaz size açılmak istemezler. Bağımsız olmak isterler. Bunun içinde dertleşme, destek, akıl verme, tavsiye için akranlarına giderler.
Peki bunların sebepleri ne?
Kimlik Kazanma!
Ergen artık farklılaştığını fark eder. Artık gelecekte kim olacaklarına karar verme sürecinde olduklarından birçok konuya ilgi ve hayranlık duyarlar. Ünlülere özenme, siyası ve sosyal gruplara merak veya dahil olma, dikkat çekecek şekilde davranma görülür.
Erikson konuyu şöyle özetlemiş; Kimlik arayışındaki ergen aidiyet duygusu hissettiğinden gruplara dahil olma eğiliminde olurlar. Burada önemli olan seçeceği grubun kendisine zarar değil yarar sağlaması. Bu olmazsa ünlü kişilere benzemeye çalışır. Fiziksel görünümünü beğenenler ya da hiç beğenmeyenlerle karşılaşırız. Ergenliğin sonlarına doğru, kendi ayaklarının üzerinde durma evden ayrılma, gelecek kaygısı başlar.
Ergenliğin doğal bir süreç olduğunu bilmeliyiz ancak ne zaman telaşlanmalıyız?
Arkadaşlarını internetten buluyorsa, akran ilişkisi yoksa, kendine etrafına zarar verici davranışlarda bulunuyorsa (evden-okuldan kaçma, kavgalara karışma, yaralama, anne-babaya şiddet, davranış veya devamsızlıktan sınıfta kalma veya disiplin cezası, okuldan atılma), ailesi ile hiçbir şey paylaşmıyorsa, akranları ile ilişkisi yoksa, davranışlarında ani değişikler oluyorsa.
Burada çok sıkı takip edilmesi gereken konular;madde, alkol, sigara bağımlığıdır.Bu tarz zararlı alışkanlıkların oluşmasında en riskli dönemdir. Zararlı alışkanlıkların başlamasında yaşıtlarından etkilenme çok önemli bir konudur.
İstismara uğrama, akran zorbalığı da ergenlikte sık görülen durumlardır.
Ergenlikte başlayan psikiyatrik hastalıklar olabilir. Psikoz (bütün sosyal ilişkilerden geri çekilme), iki uçlu mizaç bozukluğu (aniden uyumama, çok konuşma, aşırı haraket etme) gibi.
Peki neler yapabiliriz?
Sevgi, sevgi, sevgi… En önemli unsur diyebiliriz. Bunun doğal bir süreç olduğunu bilip davranışlarımızı da ona göre organize etmeliyiz. Toptan yasaklar getirmek otur deyince oturan kalk deyince kalkan bir robot haline getirmeye çalışmamak en önemli noktadır. Bazen ebeveynler kendi korkuları yüzünden ergene çok fazla kısıtlama getirmektedir.
Ergene sınırlar çizilmeli evet; ancak sınırlarında bir sınırı olmalı. Tehlikeden uzak ancak ergene özgürlük sağlayacak alan yaratılmalı. Onunla konuşulmalı, onları gerçekten dinlemeli, anlamaya çalışılmalı ve uzlaşma sağlanmalı. Mutlaka ergenle vakit geçireceğiniz zamanları düzenleyiniz. Birlikte aktiviteler düzenleyin. Emin olun sizde çok eğleneceksiniz. Onun isteklerini, mutluluğunu önemsediğinizi bilmesini sağlayın. Gelecek ile ilgili hayal kurması ve hedef belirlemesine destek olun.
İletişim diliniz çok önemli! “Neden böyle yapıyorsun? Nasıl bir çocuk oldun böyle? Senden adam olmaz!” vs. cümleler onların kişiliklerini zedeleyen, itham eden cümlelerdir. Bu cümlelerin yerine örneğin “Böyle davranıyor olmanın sebebi ne?” sorusu onun size açılmasını sağlayacak bir sorudur.
Becerilerini ve özgüvenini artırabilmesi için spor, sosyal, sanatsal aktiviteler, üretici ve yararlı hobilere teşvik edilmeli. İyi yaptığı şeyleri takdir ederek kötülerden uzaklaşmasını sağlayabilirsiniz. Takdir edilmek özgüvenini artıracaktır ve kötülüklerden uzak durmasını sağlayacaktır. İyi bir sosyal çevre oluşturmasına, iyi bir rol model edinmesine destek verin (özellikle lise dönemini).
Kendini mutlu ve özgüvenli hissedeceği, kimlik oluşturmasını sağlayabileceği bir ortam hazırlayın ve ergene seçim hakkı tanıyın. Örneğin, meslek seçiminde zorlamayın. Ekmeğini mesleğinden kazanacak; sizin sevdiğiniz yemeği sevmesi için zorlamayın!
Ergenler için çok önemli olan arkadaşlarını eleştirmeyin ve uzun uzun nasihatler vermeyin.
Unutmayın, onun ihtiyacı olan; Güven, sevgi, aidiyet duygusunu verecek sıcak aile ilişkileri…
Bunu sağlayabilirseniz ne olmadık insanları güvenir ne olmadık insanların sevgisine ihtiyaç duyar ne de olmayacak gruplarda aidiyet duygusunu arar.