İş dünyası ve beraberinde satış dünyası, küreselleşme ve hızla olan değişim ve gelişim ile rekabetin arttığı bir alan olmuştur. Bu nedenle organizasyonlardaki yöneticiler ve çalışanlar bu hızlı değişim ve rekabete ayak uydurmak zorundadır. Rekabetin getirdiği zorlu mücadele, organizasyonlarda yöneticilerin ve çalışanların yönetme ve çalışma şekillerini yeniden gözden geçirme gerekliliğini doğurmaktadır.
Tarih: 19.03.2021
Kendini Sev !
Yazan:
Fatma TETİKOĞLU
/ Kişisel Gelişim Eğitmeni, PCC KOÇ, NLP TRAİNER, KİŞİSEL İMAJ DANIŞMANI ( Profesyonel Yaşam Koçu )
Çağımızın en büyük sorunu olan kişisel iletişim kaygısını ele almak istiyorum. ilk olarak iletişimin ne olduğuna bir bakalım isterseniz.
Bugünlerde fark ettim ki, son zamanlarda en çok kullandığımız ifadelerden biri: “Sesim geliyor mu?” Bu da bana iletişimin önemini hem hatırlattı hem de düşündürdü.
Kurumsal yaşamda öğrenmek zorunda olduğumuz davranış biçimlerinden biri de <span class="icerikbold"> geri bildirim </span> almak ve vermektir. Gelişim ve farkındalık sürecini besleyen temel yapı taşı olarak geri bildirim her seviyede çalışan tarafından yapılabilmektedir. Bununla birlikte geri bildirimin önünde kültürel yapıya göre birçok farklı engeller vardır. Bu engelleri aşabilmek için duygularımızı tanımak oldukça önemlidir. Geri bildirim aldığımızda ne tür duygular oluşuyor?
Beğenerek seyrettiğim bir film ‘Burnt’ (Bradley Cooper, Sienna Miller, Daniel Brühl) hem eğlenceli hem de liderlik, işbirliği ve takım çalışması konularında çok etkin ve duygulara hitap eden dersler içeriyor.?
Filmi izlerken ve sonrasında düşünürken fark edebildiğim dersler şunlar oldu:? bunlar tabii yeni değiller, ama zamansızlar yani her zaman etkili şekilde işe yararlar, yarayacaklar, emin olun.
Bazen stratejik düşünmemiz gerekiyor, bazen ise yaratıcı. Bu ikisinin ise birbirinden farklı koşulları var. O halde her ikisini de etkin kullanabilmek nasıl olabilir? Buyrun yazıya...
Üniversiteden iş hayatına geçiş, önemli ve bilinmezlikleri olan bir dönem. Kurumsal hayattaki kişilerin yeni mezunlar hakkındaki gözlem ve algıları bir tarafta, yeni mezunların kurumsal hayat, iş arkadaşları ve kurumlar hakkındaki algıları diğer tarafta. İş bulmak ve yerleşmek, yeteneği çekmek ve istihdam etmek konularının hemen ardından, bu ilişkilerin sürdürülebilirliği geliyor. Bu da bu yazının konusu.
Gerçek farkındalık için; kalp ve zihin arasında ki bağlantının kurulması gerekir. Ancak o zaman berrak bir şekilde doğrudan farkındalığa ulaşılır.
Bunun için de sessizlik, sükunet ve geniş bir alana sahip olmak gerekmektedir. Uygun şartlar sağlandığında var olma sürecine erişilir.
Korkuların tamamı, geleceği hayal ederken ortaya çıktığına göre, aynı şekilde geleceğe bıraktığınız işler de bu korkuyu artırır. İnsanların büyük bir çoğunluğu tam da bu yüzden stres, yorgunluk ve yılgınlık içindedir. Dahası sürekli bir kararsızlık girdabının içinde dolanır dururlar…