“Kırık Camlar Teorisi” ile ilk kez Malcolm Gladwell’in Tipping Point- Kıvılcam Anı kitabında karşılaşmıştım. Oldukça ilgimi çeken bu teori beni daha derin düşünmeye yöneltti. Teori genel kapsamda olayların aslında nasıl da ufak bir değişim/durum nedeni ile başlayıp toplumsal bir kaosa varan derecede büyüyebileceğini bize anlatabilecek oldukça basit bir temele dayanıyor .Yanlış giden işlerde yapılacak kök neden analizlerinde varılacak sonucun aslında tüm bu kötüye gidişin belki de en başta müdahale edilerek çözülebilecek minik bir sorunun olduğunu görmenin kaçınılmaz olduğunu ifade ediyor. oca koca şirketlerin ufak kırık camlarla temelinden sarsılması bence oldukça trajik. Şu an gündemi fazlası ile meşgul eden Volkswagen emisyon krizi de belki de ufak bir kırık cam ile başlamıştır kim bilir ? Zamanında dikkat ya da müdahale edilmeyen ufak bir hata(!) bugün alanında dev bir şirketin imaj, para, marka ve pazar değeri hatta en önemlisi güven kaybı ile bir çıkmaza girmiş durumda.
“Kırık Camlar Teorisi” , (Broken Windows Theory) ilk olarak, James Q. Wilson ve George Kelling adlı iki Amerikalı teorisyen tarafından 1982 yılının Mart ayında, The Atlantik Monthly adlı yayın organında yayınladıkları bir makalede ortaya atılmıştır. Yazarlar, teoriyi şu örnekle açıklıyor.
“Bir kaç camı kırık dökük bir bina düşünün. Eğer camlar zamanında tamir edilmezse, kimi insanlar başka camları da kırmakta bir sakınca görmeyecektir. Bu şekilde devam ettiği görüldüğünde, binaya daha büyük zararlar vereceklerdir. Sonunda bina ve binanın bulunduğu o sokaktaki diğer binalar, bir viraneye dönüşerek, yaşanamaz hale gelecektir.”
Aslında oldukça basit bir denklem.Bir binanın camlarından biri kırılır ve bir süre tamir edilmezse birileri gelip diğer camları da teker teker kırar. Tamir edilmeyen her pencere diğerinin kırılması için davetiye çıkarır. Yani bir probleme tolerans gösterirseniz, problem büyür, yayılır. Sorunları küçükken çözmek zorundasınız.
Amerikalı teorisyenler Kırık Camlar Teorisini ABD‘li suç psikologu Philip Zimbardo‘nun 1969‘da yaptığı bir deneyden ilham alarak geliştirmişler. Zimbardo, suç oranının yüksek olduğu, yoksul Bronx ve daha yüksek yaşam standardına sahip Palo Alto bölgelerine birer 1959 model Oldsmobile bıraktı. Araçların plakası yoktu, kaputları aralıktı. Ve olup bitenleri gizli kamerayla izlediler. Bronx’taki otomobil üç gün içinde baştan aşağıya yağmalandı. Diğerine ise, bir hafta boyunca hiç kimse dokunmadı. Ardından Zimbardo ile iki öğrencisi, sağlam kalan diğer otomobilin yanına giderek, çekiçle kelebek camını kırdı. Daha ilk darbe indirilmişti ki, çevredeki insanlar (zengin beyazlar) da olaya dahil oldu. Birkaç dakika sonra, o otomobil de kullanılmaz hale gelmişti. “Demek ki” diyordu Zimbardo, “ilk camın kırılmasına ya da çevreyi kirleten ilk duvar yazısına izin vermemek gerek. Aksi halde kötü gidişatı engelleyemeyiz.” Bu teoriye dayanarak, en küçük sorunlara ve kural ihlallerine öncelik vererek çok daha büyük sorunların çözülebileceğini öngören yetkililer, sonraki 20 yılda New York gibi kimi büyük şehirlerde suç oranının sıfıra yakın bir seviyeye inmesini sağladılar.
Kırık Camlar Teorisi, iş yaşamımızda da bir çok büyük soruna çözüm oluşturabilir. “Kırık Camlar, Başarısız İşler” kitabının yazarı Michael Levine, iş dünyasında kırık camları, “Güzel bir mağazanın boyası çıkmış duvarı, ya da bir müşteri hizmetleri telefon görüşmesinde yirmi dakika boyunca tekrarlayan bir müzikle bekletildikten sonra hattın kesilmesidir” diye özetliyor. Düşük ahlaki ve insani vasıfları olan bir kişi bile, binlerce çalışanı olan bir kuruma inanılmaz zararlar verebiliyor. Kurumun marka değeri ve imajı o kişinin şahsında değerlendirilebiliyor. Burada lütfen şapkamızı önümüze koyup öz eleştiri yapalım sevgili İK cılar. Özellikle işe alımda kurumu temsil ettiğimizi, yaptığımız ufak bir hatanın şirketimizin uğruna o kadar yatırım yaptığı işveren marka algısına zarar vereceğini aklımızdan çıkarmamak gerekiyor.
Çok teknolojik bir ürünün anlaşılmaz kullanma kılavuzları, alışveriş yaparken büyük kolaylık ve esneklik sağlayan e-ticaret firmalarının ürün iadesinde aynı şartları sağlayamaması, pahalı bir ürünün kötü bir satış sonrası hizmetlere sahip olması gibi görünürde küçük ancak yarattığı etki oldukça kapsamı geniş ve ciddi bir yayılma hızına sahip bir dalga boyutuna ulaşabiliyor .Gözden kaçan küçük bir ayrıntı bir binayı yerle bir edebiliyor.
Kendi işinizde ya da çalıştığınız şirkette, önemsiz gibi görünen bir kırık camı fark ettiğinizde görmezden gelmek ya da başkasının görmesini beklemek yerine doğru ve zamanında müdahale ile sorunları hızla çözmeniz, benzeri hataların tekrarlanmasını, ve bu ufak sorunlardan güç alan daha büyüklerinin oluşmasını önleyecektir.
Birçoğumuz nedendir bilinmez hayatımızda var olan kırık camları tamir etmek yerine, görmezden gelme ya da halı altına süpürme çabasına girebiliyoruz. Yani tam anlamı ile aynı sokaktaki camları henüz kırılmamış diğer bir eve taşıyoruz kendimizi.
Kırık camları görmezden gelmemeniz ve sorunları küçükken çözmeniz dileği ile…