Senin Gerçeğin Hangisi?
Yazan: Ezel Tangül / ICF-Professional Expert CoachYayınlanma Tarihi: 22.07.2020
Hangi farkındalık türünü tercih ederdiniz?
“Sonuca bağlı Farkındalık” mı yoksa "Gerçek Farkındalık” mı?
Gerçek farkındalık için; kalp ve zihin arasında ki bağlantının kurulması gerekir. Ancak o zaman berrak bir şekilde doğrudan farkındalığa ulaşılır. Bunun için de sessizlik, sükunet ve geniş bir alana sahip olmak gerekmektedir. Uygun şartlar sağlandığında var olma sürecine erişilir.
Kendi kimliğimiz dışına ittirdiğimiz parçalarımız, hala bize ait olmakla birlikte hayatımıza etkileri de devam etmektedir. Onları tam olarak keşfetmemiz ve benlik tanımımız içerisine nasıl dahil edeceğimizi bulmamız gerekmektedir. İttirdiğimiz bu parçalar; kızgınlıklarımız, karanlık olduğunu düşündüğümüz yanlarımız, beğenmediğimiz yada kendimize yakıştıramadığımız yanlarımız olabilir.
Aslında bunu gerçekleştirirken; kendimize, zihnimize ve bedenimize karşı “ben” ve “ben değil” diyerek çerçeveler çizmekteyiz. Beden ile hem fazla özdeşleşip, içinde kendimizi kaybedip hemde bedeni hislerimiz, duygularımız ile yaşamaya yabancılaştırmaktayız.
Bu düğümü çözmek adına hangi parça veya parçaların dışarıya itildiğini bulmak gerekmektedir. Sesi duyulmayan, yabancılaştırılan tarafa ses vermek gerekir. Devamında nasıl yeniden o parça ile bütünleşileceğini keşfetmek gerekmektedir. Bunun için de en uygun alan gerilim ve devam eden tatminsizliklerden başlamaktır.
Bu alanların benlik tanımı içerisinde ki yerini yeniden tanımlamak gerekir. Çünkü sahiplendiğimiz duyguları yönetebilme gücümüz olur. Sahiplenilmeyen her duygu kontrolümüz dışında istenmeyen anlar da varlığını gösterir ve bizi ele geçirir.
Dışarı atıp, görmezden geldiğimizde o duygular gerçek anlamda yok olmazlar.
Sürecin son aşamasında; ben ve ben değil alanlarımızı genişleterek yönetilebilir olgulara dönüştürmeliyiz. Bunun içinde her iki alan ile bütünleşmek gerekmektedir. Farkında olmadığımız ve kendimizi yabancılaştırdığımız yanlarımız ile kimlik tanımımızı genişletmeliyiz.
Bu alanların benlik tanımı içerisinde ki yerini yeniden tanımlamak gerekir. Çünkü sahiplendiğimiz duyguları yönetebilme gücümüz olur. Sahiplenilmeyen her duygu kontrolümüz dışında istenmeyen anlar da varlığını gösterir ve bizi ele geçirir.
Dışarı atıp, görmezden geldiğimizde o duygular gerçek anlamda yok olmazlar.
Sürecin son aşamasında; ben ve ben değil alanlarımızı genişleterek yönetilebilir olgulara dönüştürmeliyiz. Bunun içinde her iki alan ile bütünleşmek gerekmektedir. Farkında olmadığımız ve kendimizi yabancılaştırdığımız yanlarımız ile kimlik tanımımızı genişletmeliyiz.